_______ Siteler Arası Ödüllü Yarısma

___________
   
  .
  KURAN GÖRE DİN
 
KURAN AYETLERİNE GÖRE DİN




                                        - DİNİN KAYNAĞINI BELİRLEMEK -

“Kuran, dinin kaynağı olarak yeterli mi?” Kuran yeterlidir. Çünkü eksiği, gediği yoktur ve din adına tüm izahları kapsar. Üstelik Kuran, dinin tek kaynağı
olduğunu ve her şeyi açıkladığını kendisi söyler. Oysa karşıt görüşte olanlara göre Kuran
’ın yanında hadis, icma ve kıyas olmazsa din eksik olur.
Bunlardan Kuran ve Hadis temel kaynak olarak alınır. Biz 
kitabımızda hadis diye adlandırılan Kuran dışı sözlerin güvenilir olmadığını ispatlamaya ağırlık
vereceğiz. Çünkü hadislerin 
bile Kuran’ın yanında Kuran’a ilaveler yapan ikinci bir kaynak olamayacağını gösterirsek diğerleri otomatik olarak devre 
dışı
kalacaktır. Kuran gelenekçi İslamcılara göre yetersizdir. Aslında Kuran’ın yeterliliğini ispat etmeye sadece kitabın bu bölümünde Kuran’dan alıntı
yaptığımız ayetler bile yeterlidir. Kuran’ın yeterli olduğunu, her şeyi açıkladığını ve gerekli teferruatları verdiğini başta Kuran’ın kendisi söylemektedir.

Kuran dışında diğer kaynaklara ihtiyaç olduğunu söyleyerek Kuran’ı yetersiz ilan etmek, başta Kuran’ın bu ayetlerine 
karşı gelmektir. Fakat biz sırf bu
ayetler bile delil olarak yeterlidir deyip geçmeden, Kuran’ın din konusundaki otoritesine 
eş koşulan hadislerin (sözlerin) nasıl çelişkili, mantıksız ve
Peygamber’e iftira olduklarını da örnekleyerek, Kuran dışındaki 
dini arayışların hatasını her yönden göstereceğiz.




                                                                  - KURAN’I YETERSİZ GÖRENLER -

Kuran’a yeterince güveni olmayanlar; falanca mezhepten, filanca tarikattan olduklarını söyleyerek görüşlerimize karşı çıkanlar olacaktır. Hadisçiler,
hadis kitapları bilinmeden, fıkıhçılar fıkıh kitapları olmadan, tefsirciler bol hadisli tefsirler okunmadan İslam bilinemez, halk dini anlayamaz demeye devam edeceklerdir. Din tüm insanların anlaması için mi yoksa sadece üç dört kişinin anlaması için mi indirildi? Peygamber’imizin mezhebi var mıydı? Dört halifenin mezhebi neydi? 
Kuran’da Hanefilik, Şafilik, Alevilik, Şiilik, Vahhabilik şeklinde mezhepler mi var, yoksa tek bir dinden mi bahsediliyor? Kuran dinin
rehberi diye kendinden mi bahsediyor, yoksa Buhari’den Müslim’den, On iki İmam’ın eserlerinden, 
ilmihallerden, Muvatta’dan mı bahsediyor? Kuran
ayetlerini inceleyip, bu soruların cevabını bulalım ve Kuran’ın dinin tek kaynağı olarak yeterli olup olmadığını tespit edelim.

Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik..  [Nahl Suresi 89]

Görüldüğü gibi ayette Kuran’ın her şeyi açıkladığı, bizi doğruya ilettiği söylenmektedir. Kuran her şeyi açıklıyorsa Buhari, Müslim diye kaynaklara, ilmihal
kitaplarına ne gerek var? Allah her şeyi Kuran’da açıkladığını söylerken niye hâla 
Hanbeli, Şafi , Şii, Hanefi, Caferi, Maliki diye mezheplerden medet
umuyoruz? Neden Allah Kuran’da bize Müslüman 
(İslam olan) diye isim takmışken Sunni, Şii, Hanefi, Şafi diye isimleri kullanıp Allah’ın bize verdiği ismi
yetersiz görüyoruz?




                                                               - HÜKÜM YALNIZ ALLAH’INDIR -

Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar. [Yusuf
Suresi 40]

Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek 
hiçbir kudret yoktur. [Kehf Suresi
26, 27]

Hüküm Allah’tan başkasına bırakılırsa, dosdoğru dinden sapılmış olunur. Mezhep içtihatlarıyla, icma, kıyas başlıklarıyla 
veya hadislere dayandırılarak
verilen hükümler Allah’ın hükmü değildir. Bu mezhepleri dine eşitlemek, Allah’ın hüküm 
koyucu yetkisini başkasına vermek demektir. Allah’ın hüküm
konusunda hiçbir ortağı yoktur. Kişilerin şahsi hükümleri din olamaz. Kehf suresi 27. ayetten Allah’ın hükmüne uymanın Allah’ın vahyine uymakla yerine getirilebileceğini anlarız. 
Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur, ama mezhepler nasih mensuhla, uydurma hadislerle Allah’ın hükümleri-
ni
değiştirmeye yeltenmişlerdir. Allah’ın hükümleri Allah’ın vahyi olan Kuran’dadır.

Zaten Allah’ın sözü olduğu iddia edilebilecek başka bir kaynak yoktur ki, bu kaynağın Allah’ın hükmünü kapsadığı iddia edilebilsin. Hükmün yalnız Allah’ın
olması (Yusuf Suresi 40) ve Allah’ın hükmüne kimsenin ortak kılınmaması (Kehf Suresi 
26) için Allah’ın hükümlerinin hepsini içeren Kuran’ı dinin tek
kaynağı yapmak zorundayız. Eğer Allah’ın hükmü olmayan, Allah’ın olmayan kitapları, dini hüküm kaynağı yapıyorsak (İster mezhep ilmihali, ister hadis kitabı olsun) Allah’ın kitabı Kuran’la çeliştiğimizi bilmeliyiz. Bu kitapların Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi adları ve mezheplerin Hanefi, Şafi , Caferi 
gibi
adları, bu hükümlerin sahiplerinin Allah değil, bu şahıslar olduklarını daha baştan adlarıyla ortaya koymaktadır.

Allah’a çağıran, yararlı işler yapan ve ben Müslümanlardanım diyen kimseden daha güzel söz söyleyen kim vardır? 
[Fussilet Suresi 33]

Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. [Enam Suresi 115]

Allah’ın dini, Kuran’ın indirilmesinin bitişiyle Peygamber’imiz hayattayken tamamlanmıştır. Kuran yazdırılmış, ezberlenmiş 
ve başı sonu belli bir kaynak
olarak rehberimiz olmuştur. Peygamber döneminde yazılması yasak olan hadisleri toplayan kitaplar Peygamber’in vefatından yüz-iki yüz yıl sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Kuran’ın ayetine göre Allah’ın sözleri değiştirilemez bir şekilde tamamken, nedense insanlar bununla yetinmeyip yeni sözler aramışlardır. Bu zihniyete göre İmam Şafi’nin içtihatları, On iki İmam’ın fetvaları veya Hanefi imamların izahları ile din tamamlanmıştır. Bunlara göre din daha 
evvel tamam değildir ki bu şahısların yorum, içtihat ve izahları insanlara gereklidir. Ayrıca geleneksel İslam’ın savunucuları bununla da yetinmeyip,
nasih-mensuh kılışı izahları sonucunda hadislerle Kuran’ın izahlarını iptal edip, yerine kendi 
izahlarını ve hadisleri koymuşlardır. Böylece Allah’ın sözlerini
değiştirebilecek hiç kimse olmadığıyla ilgili olan yukarıdaki ayetle çelişmişlerdir.




                                - KURAN HER DETAYI İÇERİR -

Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? [Enam Suresi 114]

Kuran ana konuları verip, yan konular için bizi başka kitaplara, şeyhlere, ilmihallere, kütüb-i sitteye havale etmiyor. Kendisinin detaylandırılmış
olduğunu söylüyor. Eğer ki bir 
yasağı, detayı, ibadeti Kuran’da bulamazsak; bu, o yasağın, detayın, ibadetin dinimiz ile alakası olmadığı anlamına gelir.

Örneğin, ipek giymek veya midye, karides yemek ile ilgili Kuran’da bir ifade olmaması, ipeğin giyilebileceğini, midye ve karidesin yenebileceğini gösterir.

Kuran’da bir fiilin yapılmamasına dair izah aramak gerekir, yapılması gerektiğine dair izaha gerek yoktur. Örneğin, ipeğin giyilmesinin yasak olduğuna dair
izahın bulunamaması yeterlidir. Ayrıca ipek giyilebilir manasında bir ayete gerek yoktur. 
Bu mantığı şu ayette de gözlemleyebiliriz.

Ey iman sahipleri; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıkla-
nır. Allah onları affetti. Allah
Bağışlayandır, Merhametlidir. [Maide Suresi 101]

Allah kullarına güçlük çıkarmak istemediği için birçok konuda açıklama yapmamıştır. Eğer açıklama yapsaydı, o konularda 
da üzerimize sorumluluk binerdi.

Allah birçok ayette dinin kolay olduğunu, insanlara güçlük çıkarmak istemediğini söylemektedir. Oysa hadis uydurucuları 
ve mezhepçiler sanki Allah
unutmuş gibi Allah’ın açıklama getirmediği konuları açıklayarak, din adına zorluklar üretmişler-
dir. Dinin yasakladığı her şey kötüdür, ama din her zararlı fiili
yasaklamak zorunda değildir. Dinin açıkladığı hususları yeri-
ne getirmek bir sorumluluktur. Bu yüzden, dinde açıklanmayan hususların Allah’ın bize verdiği
özgürlük alanları olduğunu anlamalı ve acilen Kuran dışında dine yapılan ilaveleri temizlemeliyiz.




                                - ALLAH UNUTMAZ - 

Rabbin asla unutkan değildir. [Meryem Suresi 64]

Rabbimiz Allah, her şeyi bilir ve bu bizim din adına tüm ihtiyaçlarımızı bildiği anlamına gelmektedir. Allah’ın açıklamadığı konular haşa unutkanlığından
değil, bizi o konularda özgür bırakmak istemesinden kaynaklanır. Allah’ın açıklamadığı konu-
ları açıklayarak dine yeni ilaveler, yeni detaylar getirenler,
kendilerini Allah’tan daha mı akıllı sanıyorlar, yoksa bu ayeti ve Allah’ın kainattaki tüm ayetlerini görmezlikten gelip, Allah’ın indirdiğinin kendilerince eksiğini mi kapıyorlar? 
Niye Allah’ın kitabı Kuran’ı yetersiz görüp kendi görüşlerini dine soktular? Bu soruların niyesi belki tartışılır ama
Kuran’da olmayan izahların dinde olmadığı, bu örnekte görüldüğü gibi kadına bir üniforma biçmenin Allah’a, Kuran’a, dine iftira oldu-
ğu tartışılamaz.

Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? [Ankebut Suresi 51]

Ne yazık ki geleneksel İslamcılara Kuran yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor... Ne yapıp edip, gerektiğinde ayetleri çekiştirip, içinde binlerce uydurma olan
hadisleri, dine ilave bir sürü hükmü uyduran mezhep imamlarının görüşlerini din diye yuttur-
mak isteyenlere, Kuran yetmiyor. Çünkü Kuran kadını
gelenekçilerin istediği gibi kapatmıyor, haremlik-selamlık yapmıyor, sanata, heykele yasak getirmiyor, sarığın, sakalın, cübbenin, Arap geleneklerinin makbul olduğunu söylemiyor. Bu yüzden birçok kişi Kuran Müslümanı olmaktansa Hanefi, Şafi , Şii olmayı tercih ediyor. Çünkü Kuran’da olmayan bu yasaklara, bu 
örf dinselleştirmeciliğine, bu mezhepler geçit veriyor. Kişiler Kuran’ı açıp dini öğreneceklerine, kafalarında din oluşturup Kuran’da arıyorlar,
sonra bu dini Kuran’da bulamayınca, bak Kuran eksikmiş diyorlar. Ne yazık ki yukarıdaki ayette geçti-
ği gibi bazı dinsizlere de, bazı dincilik şampiyonlarına
da Kuran yetmiyor.




                                                                 - EKSİKSİZ KİTAP -

Kitap’ ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. [Enam Suresi 38]

Allah Kitap’ta eksik olmadığını söylerken, Kuran’ı ölülerin arkasından okunan bir kitap gibi kullanıp, Kuran’ın manasından çok musikisine önem verenler, ne
yazık ki bu ayetlerin manasını anlayamıyorlar. Kuran’ın yerine ilmihal kitabını, mana ye-
rine musikiyi, canlılar yerine ölüleri, Kuran İslâm’ı yerine
mezheplerin İslâmı’nı ön plana alanlar Kuran’ı, manayı ve canlı-
ları ön plana almadıkça bu ayetlerin açık manasını da anlayamayacak gibi gözüküyorlar. 

Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?

Hiç mi hatırınıza getirmiyorsunuz?

Yoksa sizin apaçık olan bir deliliniz mi var?

Şayet doğru söylüyorsanız kitabınızı getirin. [Saffat Suresi, 154,155,156,157]

Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz?

Yoksa okuyup, ders almakta olduğunuz bir kitabınız mı var?

İçinde keyfinize uyanın sizin olduğu. [Kalem Suresi 36,37,38]

Sen de aralarında, Allah’ın indirdiğiyle hükmet. [Maide Suresi 49]

Ayetlerden, dini hükümlerin Allah’ın indirdiğine dayanması gerektiğini görüyoruz. Allah’ın indirdiği kitaba dayanmayan hükümler, dinen temelsizdir. Yani
dinen bir hüküm oluşturmazlar. Eğer Peygamber’in bir söz veya davranışı Kuran’a ilave 
bir hükme delil gösteriliyorsa, bilin ki o hadis ya Peygamber’e
iftiradır, ya da Peygamber’in şahsi tercihi olan, dinen hüküm ifade etmeyen bir mesele dinselleştirilmiştir. Maide Suresi 49. ayetten anladığımız üzere Peygamber sadece Kuran’la 
hüküm verir ve sonuç olarak Kuran’da tüm dini hükümler vardır. Bir tek Kuran’ı dini kaynak yaparsak başka bir kaynağa,
otoriteye ihtiyaç duymadan dinimizi buluruz.

O yalnızca bir öğüt ve Mübin (apaçık) bir Kuran’dır. [Yasin Suresi 69]

Kuran’ın sıfatlarından biri olan Mübin, “beyan” kökünden olup apaçık, açık açık gösteren manalarına gelmektedir. Aynı ifadeye Neml 1, Kasas 2, Şuara 2
gibi ayetlerde de rastlarız. Kuran’ın apaçık olduğunu ifade eden bu ayetler, Kuran’ın tek başına anlaşılamaz olduğunu, ancak hadislerle, esbab-ı nuzul hikayeleriyle, mezhep imamlarıyla Kuran’ı anlayabileceğimizi söyleyenlere cevap vermektedir. Neml Suresi 79. ayette ise Peygamberimiz’e “Sen mübin gerçek üzerindesin.” deniliyor. Peygamberimiz’in insanlığa tanıttığı gerçeğin açıklayıcısı Kuran’dır. Bu yüzden Peygamberimiz’e izafe edilen her şey ancak Kuran’dan onay aldığı takdirde geçerlidir. Mübin olan Kuran; hem dini, hem Peygamber’i tanımamızda hepimize tek başına yeterlidir.




                                                                - KURAN’A UYAN PEYGAMBER’E DE UYMUŞ OLUR -

De ki “ Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.”  [Enbiya Suresi 45]

Böylece biz seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete sana vahyettiklerimizi okuman için gönder-
dik. [Rad Suresi 30]

Bu Kuran, bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu. [Enam Suresi 19]

Onlara ayetlerimiz açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar “Bize bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir.” dediler. De ki “Onu
kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum.” [Yunus Suresi 15]

Ayetlerde görüldüğü gibi, Peygamber’in açıkladığı ve uyduğu vahiy Kuran’dır. İnanmayanların reddettiği, değiştirilmesini istedikleri de Kuran’dır.

Peygamber’in vazifesi kendisine vahiy olarak gelen Kuran’ı okumaktır. Peygamber’e uymak; Kuran’a uymak, Kuran’ın sistemine göre inanmak, hareket
etmek ve yaşamaktır. Peygamber’imiz Kuran’da en çok “Resul” kelimesiyle tanıtılır. 
Resul Türkçe’de “elçi” kelimesinin karşılığıdır ki Allah bu kelimeyle,
Peygamberimiz’in vazifesi olan Allah’tan aldığı mesa-
jı insanlara iletmeyi vurgular. Ayetlerden gördüğümüz gibi bu mesaj Kuran’dır. Başka hiçbir kaynağa,
hiçbir kitaba gönder-
me yoktur. Allah, Kuran dışında başka uyulması gereken vahiyler, kaynaklar olsaydı, onları da belirtir, onlara da uymamızı isterdi.

Oysa bugünkü manzaraya baktığımızda yüzlerce cilt hadis ve fıkıh kitabının dinin kaynağı sayılarak Kuran’a eş koşulduğu-
nu görüyoruz. Böylece Kuran’ın
din konusundaki otoritesi ve kaynaklığı %100 iken, Kuran birçok kaynağın arasındaki bir kaynağa indirgeniyor. Öyle ki Kuran’ın oluşturulan bu yeni yapıda hacim olarak payı %1’in bile çok altındadır. Gördüğü-
müz tüm bu ayetler, Kuran’ın değerini düşüren, Peygamber’e yalan sözler (hadisler) atfeden,

Peygamber’e iftira eden bu mantığa karşı çıkar.




                                                                - KURAN KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARIR - 

Dosdoğru bir yol üzerindesin.
Aziz ve Rahim’ in indirdiği üzerindesin. [Yasin Suresi 4,5]

Bu bir kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura (aydınlığa), O övgüye layık, Aziz olanın yoluna çıkarman 
için sana indirdik. [İbrahim Suresi
1]

Bu kitap (Kuran) insanları karanlıktan aydınlığa çıkarır. Allah’ın indirdiği (Kuran) üzerinde olan dosdoğru yol üzerinde olur. Kuran’a uyanlar bu ayetler gibi
birçok ayetten güç ve destek alırlar. Peki Fetavayı Hindiyelere uyanlar, Tirmizi, Muvatta, Buhari, Müslim gibi kitaplara uyanlar ve bunları Kuran gibi dinin kaynağı gösterenler, böylece Kuran’ın dindeki tekelini bozma girişiminde bulunanlar nereden güç ve destek alıyorlar? Kuran, Peygamber döneminde yazıldı, ezberlendi. İçinde 
hiçbir çelişki ve mantığa aykırılık yoktur. Diğer hiçbir kaynak, Peygamber hayattayken yazılmadı. Nerede çağın ve aklın 
çok
önünde olan Kuran? Nerede çağın gerisinde, İslam’dan insanları kaçırmış uydurma hadisler ve mezhepler?




                                    - YAHUDİLERDE  ve HIRİSTİYANLARDA DA AYNI TİP DEJENERASYONLAR VAR -

İçinde Allah’ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da senin hakemliğine başvuruyorlar. [Maide 
Suresi 43]

İncil bağlıları Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapkınların ta kendileridir. 
[Maide Suresi 47]

Allah evvelki din sahiplerine de Peygamberleri aracılığıyla kitaplar, sayfalar indirmiş ve kitaplarına uymalarını söylemiştir. Yahudiler Kuran gibi detaylı ve
her şeyi açıklayan Tevrat’ı aldılar. Ancak Allah’ın sözleriyle yetinmediler. Bakara Suresi 
67. ile 71. ayetler arasında gördüğümüz Yahudilerin
teferruatsever yaklaşımları Hz. Musa’nın vefatından sonra da devam 
etti. Bu tavırları sonucu Mişna (Söz, Hadis) ve Gamara (Pratik, Sünnet) denilen
dini kaynaklar ürettiler. Hadis ve sünnet 
adı altında kutsala fatura edilen uydurma dolu izahlarla dini teferruata boğma, bir tek bizim dinimize özgü
değildir. Kuran, Hıristiyanların Hz. İsa’yı ve din adamlarını Rabler edindiğini söyler ve dine ilave olarak uydurdukları ruhbanlığa sonra kendilerinin de tam olarak uyamadığını anlatır. Kuran’da tüm bu kıssalar bize öğüt almamız için açıklanmıştır. Oysa kendini dinde otorite ilan eden bazıları “Bu Hıristiyan ve Musevilere olmuş, bize olmaz” diyerek sanıda bulunmaktadırlar. Acaba Kuran’dan bir delilleri var mı? Tabi ki yok. Zaten delil yerine sanı ile konuşmaya meraklı bu otoritelerin(!) delile ihtiyacı yoktur. Çünkü kendileri ve evvelki otoriteleri zaten delildir. Bu tipler kelle saymaya çok meraklıdır. Bunların çoğu “Bu 
kadar insan böyle diyor siz onlardan daha mı akıllısınız?” izahıyla geleneklere, kelle sayım sonucuna güvenirler. Hıristiyan-
ların çoğu “Hz. İsa Allah’ın
oğlu” derken, bunun bir mecaz olduğunu, Allah’ın oğlu olamayacağını, Hz. İsa’nın sadece Allah
’ın sevgili bir kulu ve Peygamber’i olduğunu söyleyen
Hıristiyanlar da vardır. Peki bu azınlık Hıristiyanlar mı, yoksa Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu iddia eden, Katolik ve Ortodoks din adamlarını Rabler
edinmiş bu çoğunluk mu haklıdır? Üstelik Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu iddia edenlerin sayısı geleneksel İslam’ı savunanlardan çok daha fazladır.

Hıristiyan çoğunluk: “Bakın ne kadar çok kişi Hz. İsa’yı Allah’ın oğlu kabul ediyor. Bizim Saintlerimiz, evliyalarımız çok fedakâr, çok büyük adamlarmış.

Onlar böyle diyor yanılıyor da, siz üç beş adam bizim Saintlerimizden, mürşidlerimizden, papazlarımızdan daha mı iyi biliyorsunuz?” demektedirler.

Geleneksel İslam’ı savunanların izah tarzıyla bunların tıpatıp aynı olması hiç de şaşırtıcı değildir. Çoğunluğa uymanın saptırmaya yol açacağını belirten
Kuran ayetleri ve Hıristiyan çoğunluğun çizdiği bu manzara umarım kelle sayıcıları ve 
delil yerine evliyaya(!) güvenenler için yeterlidir.

Andolsun ki size beyyine (açıklayıcı, açık delil) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve korunup, sakınanlar için 
de bir öğüt indirdik. [Nur
Suresi 34]

... Ta ki ölen beyyine (açık delil) üzerine ölsün, yaşayan da beyyine (açık delil) üzerine yaşasın. [Enfal Suresi 42]

Kuran’a göre insan beyyine (açık delil) üzere olmalıdır. Yani gelenek diye, böyle gördük, biz de böyle yapıyoruz diye uygulamalar, kelle sayımı ile gerçeği
bulmalar Kuran’ın İslamı ile bağdaşmaz. Kuran’a göre, Kuran’ın kendisi beyinedir 
(açık delildir). Demek ki Kuran’ı dinin kaynağı yapanlar açık delile uymuş
olurlar. 

Bunları Kuran’da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor. [İsra Suresi 41]

Andolsun bu Kuran’da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna) bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler.
[İsra Suresi 89]

Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz (nusarriful). [Enam Suresi 65]

Bilgiyle uzun uzadıya, etraflıca açıkladığımız (fassalna), inanan bir toplum için doğruya iletici ve rahmet olan bir kitabı onla-
ra getirdik. [Araf Suresi 52]

Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandı-
rıp (fussilet) açıklamıştır. [Hud
Suresi 1]




                                                                - KURAN’IN AÇIKLAMADIKLARI DİN DIŞI ALANDIR -

Yukarıdaki ayetlerden Kuran’ın detaylı, etraflıca, türlü türlü şekillerde gerekli açıklamaları yaptığını Kuran’ın kendisinin söylediğini görüyoruz. Ayetlerde
Kuran’ın etraflıca, türlü türlü şekillerde, detaylı bir biçimde açıklamalar yaptığını vurgula-
yan kelimelerin Arapçasını parantez içinde verdik. “Kuran başka
kitaplara gönderme yapar, Kuran ana kitaptır, detayları başka kitaplardan öğreniriz.” demek tüm bu ayetlere karşı çıkmak, bu ayetleri yok saymak demektir. Aynı şekilde “Kur-
an’ı biz anlayamayız” tipi izahlar da Kuran ile çelişir. Kuran’ın izahlarına göre iman edenler Kuran’ı anlar. Kuran’ı anlama-
mak
iman etmeyenlerin bir özelliğidir. Kuran’ı incelediğimizde gerekli tüm teferruatların Kuran’da yer aldığını görürüz. Örneğin; Kuran, zorda kalıp başka yiyecek bir şey bulamayanların aşırıya gitmemek kaydıyla haram olan leş, kan, domuz 
eti ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanları yiyebileceğini
söyler.

Hacca giderken başında hastalık olduğu için saçını kısaltanların ne yapması gerektiği de Kuran’da geçer. Teyze ve anne ile evlenmenin haram olduğu da
Kuran’da vardır. Peygamber’in sırf kendisine farz olan gece ibadeti de Kuran’da geçer. Ebu Leheb’in Müslüman olmayacağı, Rumların yakın zamanda savaşı kazanacakları tipinde ancak Peygamber’imiz döneminde gözlenebilecek olaylara da Kuran değinir. Yukarıdaki örnekler ve daha birçok örnek, Kuran’ın tüm teferruatları verdiğinin delilidir. Kaç kişi domuz, leş gibi yiyecekler ile başbaşa kalıp başka hiçbir helal gıda bulamayacak kadar zor durumda kalıp, bunları yemek zorunda kalacaktır? Hacdayken hastalığı yüzünden saçını kısaltacak olan kişi sayısı binde bir bile değildir. 
Yani her bin kişiden birinin
hayatta bir kere rastlaması ihtimali bile zor olacak bir detay Kuran’da vardır. Teyze ve anne ile evlenmeye kalkmanın çirkin olduğu aşağı yukarı herkesin bildiği, on binde bir insanın bile kalkışmayacağı bir iğrençliktir. Kuran bu konu zaten bilinir dememiş, bunu da açıklamıştır. Yahudilere Cumartesi yasağı gibi yasakların da koyulduğunu belirten Kuran, hiç mümkün müdür ki inananlarına tüm yasakları belirtmesin? Hiç mümkün müdür ki Hacda saçını kısaltan adama yol göstersin de, kıyafet ve diğer hususlarda bir yasak varsa bunu kadınlara açıklamasın? Hiç mümkün müdür ki 
zorda kalana yukarıda
belirttiğimiz izni açıklasın da midye, karides diye bir yasak varsa bunun açıklamasını başka kaynak-
lara bıraksın? Hiç mümkün müdür ki Peygamber’e özel
farz ibadet açıklansın da tüm Müslümanlara farz olan tüm namazlar Kuran’da yer almasın? Allah’ın gönderdiği bir kitap var ve onun din adına tüm bilgileri içermediğini iddia edenler var. Al-
lah’ın eksik ve başka kaynaklara ihtiyacı olan bir kaynak göndermesi mümkün mü? Allah’tan olanın, insanın yazacağı
kitaplardaki açıklamalara, tefsirlere muhtaç olduğu hiç düşünülebilir mi? Eğer ki din adına Kuran’ın hacminden fazla bilgi-
lere ihtiyacımız olsaydı Allah,
Kuran’ı 2-3 kat daha kalın yapabilirdi. Böylece bizi yine başka kaynaklara muhtaç etmezdi. Kuran eğer ki dini açıklamada yetersizse niye indirildi? Allah dinin sadece bir kısmını açıkladı da, diğer kısmı için başkala-
rına mı muhtaç kaldık? Allah’ın kelimeleri tükenmez, Allah kelime sıkıntısı çekmez. Allah hiç
kimsenin mezhebine, hadisine ihtiyaç kalmaksızın dinini tam olarak açıklamıştır. 

Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de arkasından yedi deniz daha katılarak kullanılsa; yine de Allah’ın kelime-
leri tükenmez. Allah üstündür,
bilgedir. [Lokman Suresi 27]




               - KURAN’IN ANLAŞILMASI İÇİN TEFSİR, HADİS, İLMİHAL … KİTAPLARINA İHTİYAÇ YOKTUR -

Kafirler dediler ki “Kuran ona toptan, tek bir defada indirilseydi ya” Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kı-
lalım. Biz onu parça parça
düzenleyip okuduk. 

Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) getirmiş olmayalım. [Furkan Suresi 32,33]

Görüldüğü gibi Kafirler hep Kuran ile uyarılmışlardır, bu yüzden Kafirlerin itirazları da hep Kuran’a karşıdır. Yapılması gereken yorumlar da Kuran’ın
içindedir. “En güzel yorum” ifadesinin Arapçası “ahsena tefsir”dir ve “tefsir” kelimesinin Kuran’da geçtiği tek yer yukarıdaki alıntıladığımız ayettir.

Böylece Allah, Kuran’ın tefsirinin en güzel şekilde yine Kuran’la yapılacağının dersini vermektedir. Oysa Kuran’a eş koşu-
lan birçok hadis de “Kuran tefsiri”
diye satılan kitaplarda geçer. Kuran en güzel yorumu içerirken ayrıca başka yorum kitapları (tefsir kitapları) dinin kaynağı olamaz. Dinimiz tefsir kitapları olmadan da anlaşılır ve tastamamdır. Daha evvel belirttiğimiz sarf (türlü şekillerde açıklama), fussilet (detaylandırma) tipi kelimelerin Kuran için kullanılması da, Kuran’ın hiçbir hadis kitabına, mezhep kitabına, tefsir kitabına ihtiyaç duymaksızın her detayı içerdiğini gösterir.

Rahman
Kuran’ı öğretti [Rahman Suresi 1,2]

Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize düşer.
O halde biz onu okuduğumuzda sen de onun okunuşunu izle.
Sonra onu açıklamak da bize düşer. [Kıyamet Suresi 17,18,19]

Allah Kuran’ın öğretilmesini de, açıklanmasını da üzerine almıştır. Kuran, kendi kendini açıklar. Kuran’ın bir ayetinde anlaşılması gerekli konu
tamamlanmadıysa, başka bir ayetin ilave yapmasıyla, o ayeti açıklamasıyla konu anlaşılır. Yoksa Kuran’ın, Kuran dışı hadis, tefsir, içtihat başlıklı kitaplara ihtiyacı yoktur. Bu kitaplardan, bu kaynakların gereğinden Kur-
an hiç bahsetmez. Kuran, Allah’ın kendisini öğreteceğini, açıklayacağını ve kendi
içinde en güzel yorumu (ahsena tefsir) yaptığını söyler. (Kuran’ın kendi açıklamasına şu konuyu örnek verebiliriz. Fatiha Suresi 4. ayet “Din gününün sahibidir O” şeklindedir. Din gününün ne olduğunu anlamayan kişiler tüm Kuran’da bu terimi araştırırlar. Bu terimin Hicr Suresi 35. ay-
et, Şuara Suresi 82.
ayet, Saffat Suresi 20. ayet, Sad Suresi 78. ayet, Mutaffifin Suresi 11. ayet ve diğer geçişlerini inceleyenler bu terimin öldükten sonraki yeniden
dirileceğimiz günü ifade ettiğini anlarlar. Bu örnekte olduğu gibi din adına anlamamız gereken tüm bilgi Kuran’ın içindedir. Kuran kendi kendini açıklar.)




                                                                 - PEYGAMBERİMİZİN ŞİKAYETİ -

Kuran’ı dinin merkezine koymalı ve Peygamberimiz’e uymanın, Kuran’a uymakla olacağını bilmeli, Peygamberimiz’i ve dinimizi iftiralardan kurtarmalıyız.

Peygamberimiz’in Allah’ın huzurunda ümmetinden tek şikayeti ayette şöyle geçer:

Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran’ ı devre dışı tuttular. [Furkan Suresi 30]

Gerçekten de Peygamberimiz’e uyduğu söylenen birçok kişinin sergilediği manzara budur. Sözde Kuran el üstündedir, kutsaldır, fakat Kuran aslında
hayata uygulanmayan, dini tek başına belirlemeyen bir kitap olmuştur ve yüzlerce dini ki-
taptan birine çevrilmiştir. Kişiler dinlerini ilmihal kitaplarından
öğrenmekte, Kuran ise anlaşılmak için değil, sadece seslendirilmek için okunmakta, böylece devre dışı tutulmaktadır.

Tüm bu ayetler ve açıklamalar, Kuran’ın dinin tek kaynağı olduğunu başta kendisinin açıkladığını göstermektedir. Aslında Kuran’daki bu ayetler, Kuran’ın
tek kaynak olduğunu ve İslam’ın eğer bir şey İslamı olacaksa Kuran İslamı olması gerektiğine delil olarak yeterlidirler.

 
  Bugün 1 0 1 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol